Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) uluslararası bir mahkeme olmasının yanı sıra Avrupa’da başvurucuların hakkını arayabileceği en üst ve son derece yargı organıdır. AİHM Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlaline ilişkin bireysel başvurularda (gerçek ya da tüzel kişi tarafından yapılan) ve devlet başvurularında (bir devletin başka bir devlete karşı yaptığı) karar vermeye yetkilidir.
Bireysel başvuruya ilişkin, AİHM sadece gerçek kişilerin, uluslararası hükümetdışı kuruluşların, ya da özel şirketlerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından korunan haklarının ihlalini içeren davalarını inceler. Bireysel başvurular için, AİHM’e başvurmak için bazı şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar şu şekilde sayılabilir :
A. Başvurunun Avrupa Konseyi üyesi bir devlete karşı yapılmış olması gerekir
AİHM önündeki başvurunun zorunlu olarak, Sözleşme’yi onaylamış ülkelerden birine ya da birkaçına karşı yapılmalıdır. Bunun dışındaki tüm başvurular ya da bireylere karşı yapılan başvurular kabuledilemez bulunup reddedilmektedir.
Örneğin AİHM önünde Türkiye’ye veya Fransa’ya karşı bir başvuruda bulunabilirsiniz ancak Avrupa Konseyi’ne üye olmayan Amerika ya da Japonya’ya karşı bireysel bir başvuruda bulunamazsınız. Böyle bir başvuru kişi bakımından yetkisizlik (ratione personae) nedeniyle reddedilecektir.
B. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin ihlal edilmiş olması gerekir
Pek çok hak ve özgürlük İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından korunmaktadır: yaşam hakkı, her türlü kötü muamelenin yasaklanması, özgürlük ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, özel ve aile hayatına saygı hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, toplantı ve dernek kurma özgürlüğü, ayrımcılık yasağı vs.
Ayrıca ek protokollerle mülkiyet hakkı, eğitim hakkı ve serbest seçme ve seçilme hakları gibi haklar düzenlenmiştir.
AİHM önünde yapılan başvurularda Sözleşme ve ek protokoller ile düzenlenen hak ve özgürlüklerin ihlal edilmesi zorunludur. Bu belgelerde düzenlenmeyen hak ve özgürlüklerin ihlali ile ilgili olarak AİHM’e yapılacak başvurular konu bakımından yetkisizlik (ratione materiae) nedeniyle reddedilmektedir.
Örnek olarak çalışma hakkı Sözleşme ve ek protokollerle düzenlenen bir hak olmadığı için çalışma hakkının ihlali ile ilgili başvurular konu bakımından yetkisizlik nedeniyle reddedilecektir.
C. Kabuledilebilirlik kriterlerinin yerine getirilmiş olması gerekmektedir
AİHM önünde başvuru yapabilmek için, ulusal mahkemelerde tüm iç hukuk yolları tüketilmiş olması zorunludur. İç hukuk yollarını usulüne uygun bir şekilde tüketmek başvuru yapabilmek için öngörülen kabuledilebilirlik kriterlerinden biridir. Dolayısıyla, AİHM önünde bir başvuruda bulunmadan önce, davanın en yüksek dereceye kadar ulusal tüm mahkemeler önünde görülmüş olması gerekmektedir. Ceza ve hukuk davalarında Yargıtay’a kadar, idari davalarda ise Danıştay’a kadar gitmek zorunludur.
Ayrıca 2010 yılında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurunun tanınmasıyla birlikte, Yargıtay ve Danıştay’dan sonra Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılması ve bu başvuru sonucunun beklenmesi gerekmektedir. Anayasa Mahkemesine başvurulmadan AİHM’e başvurulması halinde dava iç hukuk yollarının tüketilmemesi nedeniyle reddedilmektedir.
Ayrıca davanın en yüksek dereceye kadar tüm ulusal mahkemelerde görülmüş olması tek başına iç hukuk yollarının tüketilmiş olması şartını sağlamak için yeterli değildir. Başvurucunun, AİHM önünde ihlal edildiğini öne sürdüğü hakkını en azından özü itibariyle ulusal mahkemeler önünde de dile getirmiş olması gerekmektedir. Örnek olarak, AİHM önünde adil yargılanma hakkının ihlalinden dolayı başvuru yapılmışsa, adil yargılanma hakkının ulusal mahkemeler önünde öne sürülmesi zorunludur. Aksi taktirde, başvuru iç hukuk yollarının usulüne uygun bir şekilde tüketilmemesinde dolayı reddedilebilmektedir.
Tüm iç hukuk yolları tüketildikten sonra başvurucunun, iç hukuktaki son mahkeme kararının tebliğ edilmesinden itibaren 6 aylık süre içerinde AİHM’e başvurması zorunludur. 15 nolu protokolün yürülüğe girmesinden sonra bu 6 aylık başvuru süresi 4 aya inecektir. AİHM’e başvuru için son ayın/haftanın beklenmemesi tavsiye edilmektedir çünkü bir başvuru dosyasının incelenmesi ve başvurunun hazırlanması birkaç haftayı bulabilmektedir.
Bu kabuledilebilirlik kriterlerinin yanında, başvurucunun AİHM’ye başvuru için önemli bir zarara uğramış olması gerekmektedir. Bu önemli zarar kriteri, genelde dava miktarının düşük olması ve davanın başvurucu için ve insan hakları için büyük bir önem taşımaması halinde uygulanmaktadır.
Son olarak, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olmaması gerekmektedir. Bu kriter ile ilgili incelemesinde AİHM, davanın esasına girmekte ve Sözleşme ile korunan hak ve özgürlüklerin açıkça ihlal edilip edilmediğini incelemektedir.
AİHM önünde yapılan bir başvuruda ilk olarak kabul edilebilirlik kriterleri konusunda inceleme yapılır. Kabul edilebilirlik kriterleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 34. ve 35. maddelerinde belirtilmiştir. AİHM sonraki aşamada Sözleşme ile güvence altına alınan temel hakların davalı devlet tarafından ihlal edilip edilmediğini inceler. Eğer yargılama sonucunda hak ihlali tespit edilirse, AİHM davalı devleti mevcut zararı tazmin etmeye mahkum eder ve gerektiğinde iç hukukta yargılamanın yeniden yapılmasını talep eder.